KAZAN HESABI


Nasrettin Hoca Ramazan günlerini hesaplamak için bir kazanın içine her gün bir taş atıyormuş. "Hocam, bugün Ramazanın kaçı?" diye soranlara da kazanın içindeki taşları sayarak cevap veriyormuş. Ramazan ayının ortalarına doğru, babasının kazana taş attığını gören Nasrettin Hoca'nın küçük kızı, "Babama zahmet olmasın" diye kazana bir etek dolusu taş atmış. Ertesi gün kahvehanede iftar vaktini beklerken arkadaşlarından biri Nasrettin Hoca'ya sormuş:
- Hocam, bugün Ramazanın kaçı acaba?
- Şimdi eve gider öğrenirim.
Eve gelip kazanın içindeki taşları tek tek sayan Nasrettin Hoca, taşların 128 tane olduğunu görünce ne yapacağını bilememiş ve şaşkın bir halde kahvehaneye arkadaşlarının yanına dönmüş. Arkadaşları Hoca'yı görür görmez laf atmışlar:
- Hocam, öğrendin mi? Bugün Ramazanın kaçıymış?
Hoca süklüm püklüm cevap vermiş:
- Arkadaşlar, bugün Ramazanın 48'i!..
Bu cevap karşısında arkadaşları kahkahalarla gülerken, içlerinden biri itiraz etmiş:
- Aman Hocam, bir ay 30 gündür. Hiç Ramazanın 48'i olur mu?
Bu soru karşısında Nasrettin Hoca demiş ki:
- Yahu arkadaşar, ben yine insaflı davrandım. Benim kazan hesabına bakacak olursak; bugün Ramazanın 128'i!..

Hiç yorum yok:

MÜZİK

Kulaklarımıza hoş gelen ölçülü ve uyumlu seslere müzik denir. Saz, keman, cümbüş, darbuka, klarnet ve piyano vs gibi ögelere de müzik aleti denir. Müzik aletlerinin uyumuyla şarkı veya türkü söyleyen kişiye ses sanatçısı denir.
Eskiden şarkılar ve türküler plaklara kaydediliyor, gramofonlarla dinleniyordu. Sonra da plak çalan pikaplar piyasaya çıktı. Daha sonra teyplerle dinlenebilen kaset devri başladı. En sonunda CD ve MP3 furyası başlayınca kasetlerin papucu dama atıldı. Teknoloji gelişince müzik aletlerini taklit eden orglar çıktı. Cep telefonuyla bile kaliteli videolar çekilmeye başladı.
Ünlü bir ses sanatçısı olmanın yolu tesadüflere bağlıydı. Siz inşaatta harç kararken, tuğla taşırken, demir bağlarken türkü veya şarkı söylersiniz. Sesiniz ne kadar güzel olursa olsun; bir müzik yapımcısının dikkatini çekerseniz ünlü oluyordunuz. Bu da Milli Piyango'da büyük ikramiyenin size çıkması gibi bir şeydi.
Günümüzde ise ünlü bir ses sanatçısı olmanın yolu YouTube'dan geçiyor. Kendinizi şarkı, türkü söylerken videoya çekiyorsunuz ve YouTube'a yüklüyorsunuz. İzlenme sayısında patlama olursa: Ünlü oluyorsunuz.
Düğünlerde şarkı, türkü ve oyun havaları çalan piyanist şantörler bile YouTube sayesinde dünya çapında tanınır oldu.
Ne yazık ki sağlığında değeri bilinmeyen bazı ses sanatçılarımız vefat ettikten sonra YouTube sayesinde ünlü oldu.
Şimdi gelelim esas konuya: Sesiniz çok güzel. Söylediğiniz şarkı veya türkü de güzel. Ama teknik açıdan zayıfsa: Yaptığınız videonun müziği kulakları tırmalar.
Bazı şarkılar, türküler ve onlara ses veren sanatçılar vardır. Bunlar zaman geçtikçe yıllanmış şarap gibi değerlenir. Ama o eserler zamanla aşınır ve o sesi dinlemek zor olur.
Aşınmış eserleri teknik açıdan düzeltmek mümkündür.
İşte bu YouTube kanalı aşınmış eserlerin ses izlerini aslına sadık kalarak onarmaktadır.
Bu YouTube kanalının işi: Kötü olanı iyi, iyi olanı daha iyi, güzel olanı daha güzel yapmaktır.
Teknik açıdan en kaliteli müziği dinlemek, en kaliteli sinema filmini izlemek isterseniz: Lütfen YouTube kanalıma abone olunuz.

YouTube Kanalım İçin Burayı Tıklayın


POPÜLER YAYINLAR


DOST SİTELER

Gitmek istediğiniz sitenin logosuna tıklayınız.











EMEĞE SAYGI

Bu site için harcadığım emeği saygı duymak istiyorsanız, bu sitede verilen bilgileri kendi sitelerinizde kullanırken
adresini kaynak gösteriniz.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı