SÖYLE ONA


Ağustos böceği, evinin arka bahçesindeki havuzda güzel kızlarla birlikte eğlenirken, bizim zavallı karınca da yaz sıcağında inek gibi çalışıyormuş. Karınca, ağustos böceğinin böyle eğlenmesine, kıskanıp sinir oluyormuş. Karınca bu duruma ne kadar kızsa da içinden, "Ulan ağustos böceği, kış gelince görürsün sen gününü!.." diyerek, kendi kendini avutuyormuş.
Derken tüm yaz böyle geçmiş. Sonbaharın ardından kış gelmiş. Yağmurlu ve soğuk bir kış akşamı, karınca evinde öyle rahatmış ki; yazın topladığı yiyecek parçalarıyla, karnını doyurduktan sonra, küçük sobasının üstünde çayını demlemiş, pencereden dışarı bakıyormuş. Tam o sırada karıncanın evinin önüne bir limuzin gelmiş ve sağa yanaşıp durmuş. Karınca şaşırmış ve kendi kendine demiş ki:
- Allah Allah, bu kim yahu?
Limuzinden şoför çıkmış, en arka kapıya kadar gitmiş, kapı açılınca; iki tane fıstık gibi kız çıkmış, ardından da kürkler içinde bizim ağustos böceği görünmüş ve karıncanın evine doğru yürümeye başlamış. Pencereden bakan karınca sormuş:
- Hayrola ağustos böceği, ne arıyorsun burada?
- Ne olsun be karınca kardeş, geçinip gidiyoruz işte. Bizim arkadaşlar çağırdı da, Paris'te parti varmış, oraya gidiyorum. Paris'e giderken, "Sen de bir şey ister misin?" diye uğradım.
- Sağolasın ağustos böceği, aslında istediğim bir şey var; yaparsan çok sevinirim.
- Hay hay, emrin olur.
- Paris'te yaşayan La Fontaine adında biri varmış, duydun mu?
- Evet duydum.
- Söyle ona, adam gibi öykü yazsın. Benim için onun yüzüne bir tükür, oldu mu?

Hiç yorum yok:

MÜZİK

Kulaklarımıza hoş gelen ölçülü ve uyumlu seslere müzik denir. Saz, keman, cümbüş, darbuka, klarnet ve piyano vs gibi ögelere de müzik aleti denir. Müzik aletlerinin uyumuyla şarkı veya türkü söyleyen kişiye ses sanatçısı denir.
Eskiden şarkılar ve türküler plaklara kaydediliyor, gramofonlarla dinleniyordu. Sonra da plak çalan pikaplar piyasaya çıktı. Daha sonra teyplerle dinlenebilen kaset devri başladı. En sonunda CD ve MP3 furyası başlayınca kasetlerin papucu dama atıldı. Teknoloji gelişince müzik aletlerini taklit eden orglar çıktı. Cep telefonuyla bile kaliteli videolar çekilmeye başladı.
Ünlü bir ses sanatçısı olmanın yolu tesadüflere bağlıydı. Siz inşaatta harç kararken, tuğla taşırken, demir bağlarken türkü veya şarkı söylersiniz. Sesiniz ne kadar güzel olursa olsun; bir müzik yapımcısının dikkatini çekerseniz ünlü oluyordunuz. Bu da Milli Piyango'da büyük ikramiyenin size çıkması gibi bir şeydi.
Günümüzde ise ünlü bir ses sanatçısı olmanın yolu YouTube'dan geçiyor. Kendinizi şarkı, türkü söylerken videoya çekiyorsunuz ve YouTube'a yüklüyorsunuz. İzlenme sayısında patlama olursa: Ünlü oluyorsunuz.
Düğünlerde şarkı, türkü ve oyun havaları çalan piyanist şantörler bile YouTube sayesinde dünya çapında tanınır oldu.
Ne yazık ki sağlığında değeri bilinmeyen bazı ses sanatçılarımız vefat ettikten sonra YouTube sayesinde ünlü oldu.
Şimdi gelelim esas konuya: Sesiniz çok güzel. Söylediğiniz şarkı veya türkü de güzel. Ama teknik açıdan zayıfsa: Yaptığınız videonun müziği kulakları tırmalar.
Bazı şarkılar, türküler ve onlara ses veren sanatçılar vardır. Bunlar zaman geçtikçe yıllanmış şarap gibi değerlenir. Ama o eserler zamanla aşınır ve o sesi dinlemek zor olur.
Aşınmış eserleri teknik açıdan düzeltmek mümkündür.
İşte bu YouTube kanalı aşınmış eserlerin ses izlerini aslına sadık kalarak onarmaktadır.
Bu YouTube kanalının işi: Kötü olanı iyi, iyi olanı daha iyi, güzel olanı daha güzel yapmaktır.
Teknik açıdan en kaliteli müziği dinlemek, en kaliteli sinema filmini izlemek isterseniz: Lütfen YouTube kanalıma abone olunuz.

YouTube Kanalım İçin Burayı Tıklayın


POPÜLER YAYINLAR


DOST SİTELER

Gitmek istediğiniz sitenin logosuna tıklayınız.











EMEĞE SAYGI

Bu site için harcadığım emeği saygı duymak istiyorsanız, bu sitede verilen bilgileri kendi sitelerinizde kullanırken
adresini kaynak gösteriniz.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı