YAKALARSAM


Adamın biri çok şişmanmış. Aşırı kilolaradan nefes almakta zorlanınca, doktora gitmiş. Adamı muayene eden doktor uyarmış:
- Beyefendi, boyunuz 1,70 olmasına rağmen 120 kilosunuz. Bir an önce kilo vermek zorundasınız. Bence sizin ideal kilonuz 70 kilo olmalı.
Doktordan çıkan adam başlamış kara kara düşünüp kendi kendine söylenmeye:
- Doktorun hesabına göre 50 kilo vermem gerekiyor. Ulan ben bu kiloları nasıl verceğim?
Bu düşüncelerle yolda yürüyen adam, duvarda bir ilan görmüş, "3 günde 10 kilo garantili zayıflama. Fazla kilolarınızdan şikayet ediyorsanız bize başvurun." yazıyormuş. Adam hemen ilanda verlen adrese gitmiş. Danışmadaki görevli biraz hoşbeşten sonra adama sormuş:
- Beyefendi, kaç kilo vermek istiyorsunuz?
- Doktorumun dediğine göre, benim 50 kilo vermem gerikiyormuş.
- Beyefendi, biz ancak 3 günde 10 kilo veceğinize garanti edebiliriz.
- Ben ona da razıyım, yeter ki şu fazla kilolardan kurtulayım.
- Tamam, siz şu formları doldurun.
Formları doldurduktan sonra adamın kaydını yapan görevli demiş ki:
- Efendim vezneye gidip 100 lira yatırıyorsunuz, fişinizi alıp ikinci kata çıkıyorsunuz. Bugün 2 kilo verceksiniz, hayırlı olsun.
Adam ikinci kata çıkıp, bir bakmış ki; karşısında sarışın mavi gözlü çok güzel çırılçıplak bir kadın. Kadının göbeğinde büyük harflerle, "YAKALARSAN BECER" yazıyormuş. Adam kadını yakalayacak ya, başlamış koşmaya. Kadın kaçıyormuş, adam da, kadını yakalamak için, peşinden koşuyormuş. Koş Allah koş, koş Allah koş, saatler geçmiş, ama adam kadını bir türlü yakalayamıyormuş.
Aradan geçen 2 saatin sonunda, iyice yorulan adam, yere yığılıp kalmış. Şirketin görevlileri adamı sağlık kontrolünden geçirmişler; merak edilecek bir şeyi yokmuş. Adamı tartmışlar; 118 kilo gelmiş. Yorgunluğunu aldırmayan adam, sevinçle bağırmış:
- Yaşasın, 2 kilo verdim!..
Zayıflama şirketinin görevlisi demiş ki:
- Beyefendi, çok yorgunsunuz, şimdi evinize gidip dinlenin, yarın sabah gelin; 3 kilo daha verceksiniz.
Sevine sevine evine giden adam, gece iyice dinlenmiş, sabah olur olmaz, yine zayıflama şirketinin yolunu tutmuş. Adamı güler yüzle karşılayan görevliler 150 liralık fiş kesmişler ve demişler ki:
- Efendim, bugün üçüncü kata çıkacaksınız.
Adam merdivenlerden uçarcasına üçüncü kata çıkmış, bir de ne görsün? Karşısında dünya güzeli çırılçıplak bir kadın varmış, göbeğinde de aynı yazı; "YAKALARSAN BECER" Adam başlamış koşmaya, kadını yakalayacak ya; dünkünün iki katı hızıyla koşuyormuş. Koş Allah koş, koş Allah koş, yine 2 saat koşmuş; kadını yakalayamamış, ama tartılıp 115 kilo gelince, sevinçle bağırmış:
- Yaşasın, 3 kilo verdim!...
Adamı sağlık kontrolünden geçiren şirket görevlisi demiş ki:
- Beyefendi, çok yoruldunuz, eve gidip dinlenin, yarın sabah yine gelin; 5 kilo daha vereceksiniz.
Evinde güzel bir uyku çeken adam kendi kendine demiş ki:
- Bugün karşıma çıkan kadını muhakkak yakalayacağım!..
Bu düşünceyle yola çıkan adam, zayıflama şirketine gelmiş. Adama 250 liralık fiş kesen görevli demiş ki:
- Beyefendi, dördüncü kata çıkacaksınız.
Adam fişek gibi fırlamış, merdivenleri ikişer basamak atlayarak dördüncü kata çıkmış, bir de ne görsün? Karşısında 2 metre 20 santim boyunda zenci bir adam, göbeğinde büyük harflerle, "YAKALARSAM BECERİRİM" yazıyormuş.

Hiç yorum yok:

MÜZİK

Kulaklarımıza hoş gelen ölçülü ve uyumlu seslere müzik denir. Saz, keman, cümbüş, darbuka, klarnet ve piyano vs gibi ögelere de müzik aleti denir. Müzik aletlerinin uyumuyla şarkı veya türkü söyleyen kişiye ses sanatçısı denir.
Eskiden şarkılar ve türküler plaklara kaydediliyor, gramofonlarla dinleniyordu. Sonra da plak çalan pikaplar piyasaya çıktı. Daha sonra teyplerle dinlenebilen kaset devri başladı. En sonunda CD ve MP3 furyası başlayınca kasetlerin papucu dama atıldı. Teknoloji gelişince müzik aletlerini taklit eden orglar çıktı. Cep telefonuyla bile kaliteli videolar çekilmeye başladı.
Ünlü bir ses sanatçısı olmanın yolu tesadüflere bağlıydı. Siz inşaatta harç kararken, tuğla taşırken, demir bağlarken türkü veya şarkı söylersiniz. Sesiniz ne kadar güzel olursa olsun; bir müzik yapımcısının dikkatini çekerseniz ünlü oluyordunuz. Bu da Milli Piyango'da büyük ikramiyenin size çıkması gibi bir şeydi.
Günümüzde ise ünlü bir ses sanatçısı olmanın yolu YouTube'dan geçiyor. Kendinizi şarkı, türkü söylerken videoya çekiyorsunuz ve YouTube'a yüklüyorsunuz. İzlenme sayısında patlama olursa: Ünlü oluyorsunuz.
Düğünlerde şarkı, türkü ve oyun havaları çalan piyanist şantörler bile YouTube sayesinde dünya çapında tanınır oldu.
Ne yazık ki sağlığında değeri bilinmeyen bazı ses sanatçılarımız vefat ettikten sonra YouTube sayesinde ünlü oldu.
Şimdi gelelim esas konuya: Sesiniz çok güzel. Söylediğiniz şarkı veya türkü de güzel. Ama teknik açıdan zayıfsa: Yaptığınız videonun müziği kulakları tırmalar.
Bazı şarkılar, türküler ve onlara ses veren sanatçılar vardır. Bunlar zaman geçtikçe yıllanmış şarap gibi değerlenir. Ama o eserler zamanla aşınır ve o sesi dinlemek zor olur.
Aşınmış eserleri teknik açıdan düzeltmek mümkündür.
İşte bu YouTube kanalı aşınmış eserlerin ses izlerini aslına sadık kalarak onarmaktadır.
Bu YouTube kanalının işi: Kötü olanı iyi, iyi olanı daha iyi, güzel olanı daha güzel yapmaktır.
Teknik açıdan en kaliteli müziği dinlemek, en kaliteli sinema filmini izlemek isterseniz: Lütfen YouTube kanalıma abone olunuz.

YouTube Kanalım İçin Burayı Tıklayın


POPÜLER YAYINLAR


DOST SİTELER

Gitmek istediğiniz sitenin logosuna tıklayınız.











EMEĞE SAYGI

Bu site için harcadığım emeği saygı duymak istiyorsanız, bu sitede verilen bilgileri kendi sitelerinizde kullanırken
adresini kaynak gösteriniz.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı